9 Şubat 2015 Pazartesi

Şarlo Şaban

Bir yandan kısa bıyığıyla mimiklerine hayran olduğumuz Şarlo, diğer yandan uzun boyu ve gülüşüne doyamadığımız Şaban… Bu iki karakter hayatımızın belirli dönemlerinde mutlaka bulunmuştur. Nasıl bulunmasın ki…? Yetenek doğuştan gelir belki, çalışmayla katlanarak büyür elbet, ama şüphesiz ki 'yetenek' vücut buldu onlar sayesinde. 

Charlie Chaplin’in sessiz sinemasıyla ne kadar çok izlendiğini gördük. Mimik ve hareketleriyle izlemeye doyamadık. Kısa boyu, uzun kıvrımlı ayakkabılarıyla paytak yürüyüşü, bıyığı ve şapkasıyla gönlümüzde taht kurdu. Taklitleri defalarca yapıldı. Dünyanın efsanevi adamlarından biri oldu. Kendisi İngiliz olmasına rağmen Amerikan Birleşik Devletleri vatandaşlığına istendi. Chaplin bunu reddedince hakkında karalama kampanyası başlatıldı. Chaplin’in ABD’ye girmesi yasaklandı. Buna rağmen tüm dünyadaki ünü eksilmedi. Chaplin’i izlerken aklıma unutulmaz adam Kemal Sunal gelir. Neden derseniz Şarlo’nun sokakta gezerkenki o halini; Şaban’ın ağzı açık, şaşkın tavrıyla özdeşleştiririm. Böyle enteresan adamları sokakta gördüğümüz zaman tuhaf tuhaf bakıp yürür geçeriz. Fakat onlar müthiş oyunculuklarıyla bu karakterlere hayat verdiler, izlettirdiler. 'Ne adamlar!' deyip bıkmadan izledik ve çok sevdik. Şimdiki diziler, filmler o kadar yapmacık geliyor ki onların yanında, zevk almadan izliyorum. Çünkü onların mizah anlayışı yerini daha görselliği kuvvetli fakat mizahen zayıf filmlere bıraktı. Diyeceğim şu ki; Şarlo’ların,  Şaban’nların yeri farklı… İyi ki tanımışız sizi, huzur içinde uyuyun.



                                                                               Gülce DEMİR                  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder